Yalnızca Yaşama

Su Ol Hayat Ver Afrika’ya!

Su Ol Hayat Ver Afrika’ya!

‘Ve ce’alnâ mine’l-mâi külle şey’in hayy.’ (Enbiyâ, 30)

“Her şeye sudan hayat verdik”

Hiç gitmediğimiz, yaşam şartlarını bilip de bilmezlikten geldiğimiz bir kıtanın sorunu bizi ne kadar ilgilendirir ki? Toprağın kuruduğu, çöl ikliminin kavurduğu, dudakların susuzluktan çatladığı, bir yudum sudan mahrum milyonların yaşamaya çalıştığı Afrika’dan bahsediyorum.

Televizyonda gördüğümüz aç ve susuz olan insan manzaralarına bakıp geçiyor, umursamıyoruz bile. Bir zaman sonra da alışıyoruz, sıradanlaşıyor gördüklerimiz. Nasırlaşıyor merhamet yüklü yüreklerimiz. Umursamıyoruz; çünkü fani hayatın hengâmesi içinde ardarda sıralanan dertlerin üstesinden gelememişken, vicdanları kanatan bir derdi de üstüne eklemek işimize gelmiyor. Bir yudum suya hasret binlerce insanı, adları Fatma, Ömer, Osman, Ayşe de olsa bilmek ve hatırlamak istemiyoruz. Ancak unutmayalım ki onlar da bizim kardeşlerimiz. Ve kardeşinin derdiyle dertlenip ihtiyaçlarını karşılamak, fedakârlık ve feragat göstermek, elindeki nimetleri, sevinçleri, hüzünleri onlarla paylaşabilmek bizim asli vazifemizdir. Gerçek kardeşlik, zor zamanlarda sergilenebilen kardeşliktir. Bizler evlerimizde çeşmelerimizi açıp kana kana su içerken, daha hijyenik olsun diye de dışarıdan su getirtirken onlar, su kaynaklarının kısıtlı olması nedeniyle uzak bölgelerden su için her gün 3-4 km yol kat etmek zorundalar ve getirebildikleri ise birkaç litre bulanık ve hastalık saçan bir gölet suyu, ya da boş bir kap.

Su, feyiz, bereket, temizlik, ölümsüzlük sembolüdür ve şifa membaıdır. Şeffaflığı can gibidir. Bulanıklığı, Hakk’ın kahır ve celâlini; saflığı ve berraklığı, lütuf ve cemalini hatırlatır; görünüşü ve tadı, tenlere gıda; şırıltısı ve sesi, ruhlara safadır. Biz Şefkat Yolu Derneği olarak bu rahmet ve bereketi Afrika’ya taşımalıyız diyerek çıktık yola. Çünkü bizler Osmanlı’nın torunlarıyız. Osmanlı’nın Anadolu’nun çeşitli yerlerinde yaygınlaştırdığı “çeşme kültürünü” bugün su kuyuları adı altında Afrika’da yaşatmalı, yüz binlerce gönlü serinletmeliyiz.

Şefkat Yolu Derneği bir bölgede su kuyusu açmadan önce ilk olarak o bölgede keşif yapmakta ve en çok ihtiyaç duyulan bölge belirlenmektedir. Ardından bölgedeki yetkili makamlarla görüşmeler yapılıp gerekli izinler temin edildikten sonra, kuyu ile ilgili fizibilite çalışmaları başlatılmaktadır. Derneğimiz, genellikle Afrika’nın kırsal kesimlerinde, suyun olmadığı veya sağlıksız suyun bulunduğu bölgelerde su kuyuları açmaktadır.

Bir su kuyusu açıldıktan sonra çıkan su, bütün sağlık taramalarından geçirilip halkın kullanımına sunulmaktadır. İnsanların sağlıklı su kaynaklarına ulaşmasını sağlayan su kuyusu projeleri, Afrika’da yaygın olarak görülen hastalıkların da önüne geçmeyi hedeflemektedir. Bu bağlamda hayırseverlerimizin desteği ile Kamerun, Gana, Sierra Leone ve Senegal’de onlarca su kuyusu açılmış ve açılmaya da devam etmektedir.

Afrika’ya herkesin gitme, orada bir kuyu açtırma imkânı olmayabilir. Ancak derneğimiz aracılığı ile bir annenin çocuğuna içireceği suyun, kuyu başında birbirlerini ıslatan çocukların neşesine ortak olma, her su dolduruşlarında, şöyle okkalı bir “Allah razı olsun!” diyen köylülerin dudaklarından dökülen dualarına mazhar olma imkânınız var. Su kuyusu açtıran yardımseverler proje bitiminde kendi isimlerini veya cemiyetinin ismini özel olarak su kuyusunun üstüne yazdırabilmektedirler. Böylece her hayırseverin kendine ait bir su kuyusu olmaktadır. Böylesine güzel bir hayır, yaptıranın amel defterini kıyamete kadar hep açık tutacaktır inşallah.

Hararetimizin arttığı sıcak bir yaz günü, soğuk bir bardak suyu ağzımıza götürdüğümüzde duyduğunuz memnuniyete, o suyu bulamayanların hissiyatını da eklersek, bir bardak suyun ne anlama geldiğini farketmiş oluruz. Hakk katında aziz olabilmek için, hayır sahibi insanlarımızı, Afrika’ya su olup hayat vermeye davet ediyoruz.

Leave a Comment